Hatırlayamadığım kadar derin derin şeyler var. İfşası
infilak etkisi yaratacak itiraflar, bir ton utanç, sahte sözler ve ustaca
ihanetler var. Bu şeylerin fırtınasında alabora olmaya ramak kalmış bir tekne
gibi zihnim. Bütün yelkenleri yırtılmış, bir hayli su almış ve son bir dirençle
batmamaya çalışan bir tekne gibi. Şimşekler, sanki onlardan bir şey çalmışım da
onun intikamını alıyorlarmışçasına çakıyor tepeme tepeme. Nerde duydum
hatırlamıyorum; hortumların mı kasırgaların mı ne, bir sıfır noktası varmış.
Tam içiymiş, tam ortasıymış bu nokta. Fırtına orda yokmuş. Fakat o noktaya
ulaşmak için fırtınanın şiddetinin en fazla olduğu yerden; yanından oraya
girmek gerekirmiş. Bu sözler hatırımda canlandıktan sonra rotamı belirleyip
oraya doğru yol alıyorum. Yaklaştıkça yıkım artıyor. Daha bir öfkeyle savuruyor
fırtına beni oradan oraya. Oraya yaklaşmaya çalıştıkça daha fazla kaybediyorum.
“Sanırım kaybedecek bir şeyim kalmadı, mücadele de boşa gibi görünüyor. Acaba
kendimi bıraksam da artık alabora olmanın keyfini mi sürsem?” Derken çevremdeki
o korkunç uğultu susuyor. Rahatsız edici bir sessizlik. Galiba geldim. Sıfır
noktasındayım. Kafamı çevirdiğimde biraz ilerimde bir sandık görüyorum.
Nefesimi tutarak ürkek adımlarla sandığa doğru yürüyorum. Kilitli değil. Hatta
kapağı hafif aralık. Sahibi var mıdır diye hızlıca etrafa bakıyorum, benden
başka kimse yok. Tedirgin bir şekilde elimi uzatıp sandığı açıyorum. İçinden
fotoğrafım çıkıyor. Gülümsüyorum. Çünkü bazen itiraflar gülümsetir. Onca yıkım,
şimşekler, azgın dalgalar ve aldığım nefes sayısı kadar kaybettiğim şeyler;
hepsinin sonu “kendim”. Her şey çok açıktı, ben de cebimden çakmağımı çıkarıp
fotoğrafımı yaktım. Sonuçta bunca kötü şeyin, faili meçhul yalanların
müsebbibine giden bir ipucu böyle uluorta duramazdı. Küller savrulmaya
başlarken bir huzur kapladı içimi. Sıfır noktasında, kendimi sıfırlamanın
verdiği bir huzur. Ufka baktım, ileride
kara bulutlar toplanmaya başlamış, yeni gelecek olan fırtınanın haberini
veriyorlardı bana. Ağzımın kenarında bir tebessüm belirdi, yavaş yavaş oraya
doğru yürümeye başladım.
Kabil
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder