“Korku” olgusu için çevremizdeki genel kanı daima: “makul düzeyde
korku iyidir, her şeyden önce insanı hayatta tutar” şeklindedir. Tabi ki bu
görüş “ortalama bir korku” içindir. “Aşırı korkularımız” için aldığımız genel
tavsiye ise: “korkularının üzerine git, mutlaka yeneceksin.” Yüksekten
korkuyorsan bir gökdelenin tepesine çık, karanlıktan korkuyorsan geceleri
kendini ışıksız odalara kapat, böcekten korkuyorsan onu eline al gibi insana
kalp krizi geçirtecek ilginç tavsiyeler. Bu tavsiyeleri de genelde “korkusuz
büyüklerimiz” verir. Çünkü onlar bu
yöntemleri uygulayarak önce korkularını yenmişler sonra da korktukları şeyin ta
kendisi olmuşlardır. Ölümden korkanlar öldürmüş, savaştan korkanlar savaş
çıkarmış, yalandan korkanlar en büyük yalanları atmışlardır. Çünkü insan denen
varlık tepeden tırnağa bencildir. Korkularını yenmenin yegane ve gerçek yolu
ona dönüşmektir. Korkak konumundayken korkulacak kişiye dönüşmek. Diğer bütün seçenekler
ve tavsiyeler zırvadan başka bir şey değildir.
Kabil