30 Ağustos 2016 Salı

Bir Bukle Ayrılık



Fal taşı gibi açılmış gözleri, acıma ile cinnet arası bir bakış ile bana bakıyordu. Benim ise karnımda tarifsiz bir yanma, dizlerimde sanki bir daha hiç bağlanılmayacak bir çözülme ve kalbimin normalden hızlı atışı söz konusuydu. Galiba panik atak geçiriyordum. Ama işin garip tarafı panik atak geçiren insanlar yerinde duramaz; hızlı ve çok konuşur, elleri ayakları birbirine dolanır, sağa sola koştururlar… Ben de ise ölümcül bir eylemsizlik söz konusuydu. Konuşamıyor, hareket edemiyor, bakışlarımı bile çeviremiyordum. Vücudumun tek faaliyet terlemekti. Kendimi yüz yıllık cansız bir heykel gibi hissediyordum. O konuşuyordu, dişlerinden kıvılcım sesinden alev püskürürmüşçesine konuşuyordu. Söylediği her kelime şakağıma çakılan çivi gibi başımı ağrıtıyor, canımı yakıyordu. Sonra duraksadı. Çayından bir yudum aldı etrafı süzdü. Cevap vermemi bekliyordu. Beynimdeki nöronlar sinirlerden geçip düşüncelerimi söylememe izin verselerdi eğer şüphesiz cevap verecektim ama olmuyordu işte, çalışmıyorlardı. Konuşmadığım her saniye içindeki sönmeye yüz tutmuş korların yeniden alevlendiği hissedebiliyordum. Bir kelime, bir ses, bir bakış, bir hareket bekliyordu. Kısacası asgari düzeyde bir tepki vermemi umuyordu ama maalesef tepki yetimi de yitirmiştim. Ölüyordum ama kimse farkında değildi. Yavaş yavaş ruhu çekilmiş bir beden oluyordum. Birden ayağa kalktı bunu pek beklemiyordum ve yüzünü yüzüme yavaşça yaklaştırdı. Tam “şimdi bir öpücük verecek ve bu içimdeki ölmüş toprakta rengarenk çiçekler açtıracak” dediğim anda kulağıma eğilip “senin ta amına koyayım bencil piç kurusu” diye fısıldadı. Doğruldu, acı bir gülümseme atıp mekanı terk etti. Sanki vücudumun kilidinin anahtarı bu sözlermiş gibi çözülüverdim bir anda. Sonra düşündüm, “ayrılık anında bir cevap bile veremeyeceksem ne işlevim var ki benim ?” Cebimden paketi çıkarıp bir sigara yaktım. Ağzımdan boşalan dumanların havadaki dansını izledikten sonra mekandan kalkıp en kalabalık yalnızlığın içine; sokağa karıştım. Şimdi her şey daha iyi. 

                                                                                                                       Kabil

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder